Ayvalık Adaları’nın en büyüğü olan Cunda Adası, Ali Bey Adası adıyla da anılmaktadır. Huzur ve tarih dolu olan Cunda Adası muazzam güzellikteki Ayvalık Adalarından.
Edremit Körfezi civarındaki Cunda Adası, Lale Adası’na 1960’larda inşa edilmiş bir köprüyle bağlıdır. Cunda Adası’na ulaştığınız anda aslında güneşin krallığına ulaşmış sayılırsınız çünkü burada görebileceğiniz gün doğumları ve gün batımları Dünyanın başka hiçbir yerinde rastlanamayacak güzelliktedir.
Tarihle iç içe ara sokaklarından tertemiz bir denizin kıyılarına inmek Cunda Adası’nı ziyaret edenler için büyük bir keyif olacaktır. Taş sokaklar ve tarihi yapılarla örülmüş bu sokakların keyfini çıkaracağınızdan eminiz.
1873 yılında Ortadoks Rumlar tarafından inşa edilmiş Taksiyarhis Kilisesi adanın en önemli sembollerindendir. Kilise koruyucu olarak bilinen meleklerden Cebrail ve Mikail’e armağan olarak sunulmuştur. Neoklasik tarzda yığma taşlardan örülmüş kilisenin yapımında yörede bulunan sarımsak taşları da kullanılmıştır. Kilise aynı zamanda binlerce koleksiyonuyla Rahmi Koç müzesini de bünyesinde bulundurmaktadır.
Ayos İanni kilisesinden dönüştürülmüş Saatli Camii ise Cunda Adası’nın tarihi varlıklarından biri ve çan kulesinin üzerindeki saatten adını almaktadır. 1850’lerde inşa edilmiş Panaya Kilisesi ise ne yazık ki günümüze kadar korunamamıştır. İçinde bir zamanlar törenler düzenlenmiş ve üç duvarı hala ayakta olan kilise ziyaret edilmesi gereken tarihi varlıklardan biridir.
Sakin ve huzurlu bir tatil yapmak isteyenler tarafından çokça rağbet gören Cunda Adası, Arnavut kaldırımlı sokaklarının arasındaki Rum evlerinin klasik görünümüyle huzuru arayanlar için biçilmiş kaftan.
Pansiyon ve butik otelleriyle konaklayanlara hizmet sunan ve adanın kendine özgü karakterini koruyan işletmeler de mevcut. Denizin müthiş lezzetlerini tatmak ise Cunda Adasında tatil yapacakların kaçırmaması gereken bir diğer fırsat, kendine özgü mutfağıyla damak tadına önem verenlerin bu tarih ve güzelliklerle dolu adayı tercih etmesi için başka bir sebep.
